HEKİMSEN Logo

HEKİMSEN | Hekim ve Diğer Sağlık Çalışanları Kamu Sağlık ve Sosyal Hizmetler Sendikası

Hekimsen Sendikası YÖK'e Sorunları ve Çözüm Önerilerini Sundu | HEKİMSEN

YÖK ve Hekimsen Sendikası arasında yapılan görüşmede, YÖK'e bağlı çalışan hekimlerle ilgili sorunlar ve çözüm önerileri sunuldu. Raporda YÖK'te üniversite hastanelerini temsil eden bir birim kurulması, Tıp fakültelerinin YÖK'te daha iyi temsil edilmesi, hekimlerin gelir adaletsizliğinin giderilmesi ve akademik faaliyetlere verilen desteğin artırılması gibi noktalar öne çıktı.

Hekimsen Sendikası, Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) ile bir görüşme gerçekleştirerek YÖK'e bağlı çalışan hekimlerimiz ile ilgili değerlendirme raporunu sundu. Görüşmede, raporda yer alan sorunlar ve çözüm önerileri ele alındı.

Hekimsen Sendikası - YÖK Görüşmesi

YÖK'e bağlı olarak görev yapmakta olan öğretim üyelerimiz ve hekimlerimizle ilgili olarak YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kemal Şenocak ile Hekimsen Sendikası Genel Başkanı Uzm. Dr. Adil Kurban arasında 1 Temmuz 2024 tarihinde 13.00 - 14.00 saatleri arasında gerçekleştirilen görüşmede, Hekimsen Sendikası tarafından sunulan değerlendirme raporu ve öneriler tartışıldı.

Hekimsen YÖK Görüşmesi

YÖK'e bağlı görev yapmakta olan öğretim üyelerimiz ve hekimlerimizin karşılaştığı sorunların çözümü için YÖK ile görüşmelerimiz devam edecektir. Kamuoyuna ve kıymetli meslektaşlarımıza saygıyla duyurulur.

Değerlendirme Raporu

Devlet Üniversiteleri Hastaneleri ve Devlet Üniversiteleri Hastanelerinde Öğretim Üyelerinin Sorunları ile İlgili Değerlendirme Raporu

Son dönemde meydana gelen gelişmeler çerçevesinde devlet üniversiteleri hastanelerinde görev yapan öğretim üyelerinin karşılaştığı sorunların ve memnuniyetsizliklerin ele alınması büyük önem taşımaktadır. Bu sorunların tanımlanması, çözüm önerilerinin tartışılması ve ilgili taraflar arasında iş birliği sağlanması amacıyla bu çalışma planlanmıştır.

Hazırlanmış olan bu raporun sorunun kalıcı çözümüne bir katkısı olmasını umut ediyoruz. Daha güçlü bir tıp eğitiminin çok daha güçlü bir sağlık hizmeti sunumu sağlayacağı inancı ile Tıp Eğitimi ile Sağlık Hizmeti Sunumunun birbirini geliştiren ve tamamlayan bir bakış açısıyla planlanabileceğini vurguluyoruz.

Birinci Bölüm

Tıp fakültesi hastanelerinin gerek yönetimsel gerek mali sorunlarının ele alınması için YÖK bünyesinde üniversite hastanelerini temsil eden bir birimin oluşturulması gereklidir.

  • YÖK ün işleyişinde sağlık hizmetleri sunumu ile ilgili problemler kurumsal yapılanması dolayısıyla gündem olarak gerektiği kadar ele alınmamaktadır.
  • Gerek pandemi sürecinde YÖK’ün Tıp fakültelerindeki işleyişinin ve gerekli değişikliklerin görece Sağlık Bakanlığı’ndakilere göre geç yapılması, Sağlık Bakanlığı bünyesindeki beyaz reform çalışmaları kapsamında hekimlerin kazanımlarının YÖK’teki hastanelere geç yansıtılması, taban ödeme olarak tanımlanan ek ödemede tıp fakültesi ve Sağlık Bakanlığını bünyesinde görev yapan hekim olmayan öğretim üyeleri ile hekim öğretim üyelerinin katsayının farklı olması (tıp fakültelerinde hekim olmayanların lehine YÖK ün ana gündeminin sağlık hizmeti sunumu ile ilgili olmadığını göstermektedir.
  • Sağlık bakanlığı hastanelerinin tersine üniversite hastanelerinin sorunlarının değerlendirilmesi ve çözümünü sağlayacak bir makam bulunmamaktadır. Bu da kendine özgü çalışma sistemi olan üniversite hastanelerinin çoğu zaman sağlık bakanlığı hastaneleri gibi muamele görmesine ve eğitim faaliyetlerinin göz ardı edilmesine neden olmaktadır.

Çözüm Önerisi

  • Bu nedenle üniversite hastanelerinin görev ve sorumluluklarını göz önünde bulundurarak sorunlarına çözüm getirmeyi amaçlayan bir kurulun YÖK içerinde oluşturulması, hatta YÖK başkanlığı organizasyon yapısında eğitim- akademik alanında ve sağlık hizmeti sunumu alanında eş yetki ve sorumluluğa sahip başkanlık yapılanmasının kurulması tıp fakültelerinin ve öğretim üyelerinin sorunlarına hâkim olma ve daha hızlı çözüm bulunmasını sağlayabilir. Gerektiğinde bu kurul aracılığı ile üniversite hastanelerine kontrollü bir şekilde bütçe aktarımının sağlanması, sorunların daha üst makamlara aktarımının ve çözümünün sağlanması üniversite hastanelerinin sorunlarının çözümü için kalıcı bir yaklaşım olacaktır.
  • Tıp fakültelerinin en fazla öğretim üyesine sahip bilim alanı olması nedeniyle YÖK Yönetim Kurulu'na Tıp Fakültesinde Görev alan Öğretim Üyesinin daimî olarak en az iki üye ile temsil edilecek şekilde atanmasına ihtiyaç vardır.

İkinci Bölüm

Tıp Eğitiminin Kalitesinin Korunması

  • Tıp fakültelerinin eğitim kaliteleri; kapasitenin üzerinde öğrenci alımı, fiziksel imkanların birçok fakültede yetersiz oluşu, tıp fakültelerinde sağlık hizmeti sunumunun ön planda olması gibi nedenlerle eğitim ve öğretim kalitesi giderek düşmektedir.

Çözüm Önerleri

  • Birinci Bölümde belirtilen çözüm önerileri doğrultusunda YÖK’te Tıp Fakültesi Hastanelerinin daha iyi bir şekilde temsil edilmesi durumla ilgili sorunlara daha iyi bir şekilde vakıf olunarak pozisyon almayı sağlayabilir.

Üçüncü Bölüm

Tıp Fakültelerinde Çalışan Öğretim Üyelerinin Gelirlerinin Düzenlenmesi

  • Tıp fakültelerinde çalışan öğretim üyeleri diğer fakültelerden farklı olarak akademik çalışmalar ve teorik eğitimin yanı sıra, tıp fakültesi öğrencilerine ve uzmanlık öğrencilerine uygulamalı eğitim vermek durumundadırlar. Ayrıca tıp fakültesi hastanelerine başvuran hastaların değerlendirme ve tedavi süreçlerinden sorumludurlar. Diğer yandan başvuran hastaların durumuna göre hastalara kendilerinin müdahale etmesi ve tedavi sürecini yönetmeleri de gerekmektedir.
  • Anlaşılacağı üzere tıp fakültesinde çalışan bir öğretim üyesinin birçok farklı yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak son yıllarda sağlık sistemi üzerinde yapılan birçok iyileştirmelerden tıp fakültelerinin faydalanamadığı bilinmektedir.
  • Bu nedenle tıp fakültesi öğretim üyelerinin gelirleri, yetiştirdikleri ve sağlık sisteminin diğer birimlerinde çalışan öğrencilerinin bile altında kalmaktadır.
  • Bu da öğretim üyelerinin çalışma motivasyonunu azaltmakta, birçok kaliteli öğretim üyesi sağlık sisteminin farklı birimlerine ayrılmakta, üniversite öğretim üyesi niteliğini ve niceliğini azaltmaktadır. Birçok bölümde öğretim üyesi bulunmakta zorlanılmakta, olanlar da belli bir aşamadan sonra ayrılmayı tercih etmektedirler.
  • Gelir adaletsizliğinin nedenlerinin araştırılması ve adaletsizliğin giderilmesi amacı ile üniversite hastanelerinin yöneticilerinden, sağlık bakanlığı, maliye bakanlığı, SGK ve cumhurbaşkanlığı yetkililerinden ve oluşan bir kurul oluşturulması ve sorunun temelden çözüme kavuşturulması elzemdir.
  • Aksi takdirde tıp fakültelerinin hem hekimlik düzeyinde hem de uzmanlık düzeyinde eğitim kalitelerinin hızla düşmeye devam edeceği aşikardır.

A.  Devlet Üniversite Hastanelerinde Uygulanan Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) Tebligatının Düzeltilmesi

  • Mevcut durumda Üniversite hastanelerine uygulanan SUT’taki işlem ücretleri Üniversite hastanelerine verilecek olan “Global Bütçe”yi etkilemektedir. Çünkü “Global bütçe” bir yıl önceki kesilen faturalara göre şekillenmektedir. Halihazırda 3. Basamak hastaneler (üniversite hastaneleri dahili için SUT fiyatları %20 artırımlı ödenmektedir. Ancak bu artırım komplike vakanın getirdiği gider yükünü karşılamaya yetmemektedir.
  • Farklı üniversite hastanelerindeki aynı branş 2 öğretim üyesi benzer miktar iş üretmesine karşın hastanelerin farklı ek ödeme miktarı dağıtmasından dolayı çok farklı miktarda teşvik ödemesi alabilmektedirler. Sağlık bakanlığı hastanelerindeki gibi daha dengeli ve adil teşvik ödemeleri dağıtabilmek için standardize edilmiş "Dönem Ek Ödeme Katsayısı" ile çözülebilir.

Çözüm Önerileri

  • Tüm üniversite hastaneleri için teşvik ödemesi hesabında kullanılan ‘’dönem ek ödeme katsayısı’’ için makul bir taban belirlenebilir. Bu taban katsayıyı tutturamayan üniversite hastaneleri için tutturamadığı oran kadarı merkezi bütçeden katkı sağlanabilir.
  • Üniversite hastanelerine başvuran hastaların hastalıklarının daha nadir, tanısı zor, komplikasyonları fazla ve tedavisi zor hastaların oldukları göz önünde bulundurulmalı, ayrıca üniversitelerde görevli hekimlerin klinisyenlik haricinde diğer sorumluluklarının da bulunduğunun göz önünde tutulması ve SUT ’un buna göre revize edilmesi gerekmektedir. Bununla beraber yapılan işlemler için SGK’nın Üniversite Hastanelerine ödediği SUT fiyatı artırım oranı arttırılarak revize edilebilir.
  • Ayrıca SUT’ta bazı revizyonların yapılması üniversite hastanelerinde teşvik ödemeleri arasında branşlar arasındaki uçurumların azaltılması için de faydalı olacaktır.
  • Kurum içi özel muayene ücretlerinin yeniden düzenlenmesi ile ilgili öneriler aşağıda belirtilmiştir.

B. Kamu Üniversite Hastanesinde Görevli Hekimlerin Kurum İçi Özel Muayene Koşullarının İyileştirilmesi

  • Ülkemizde kamu üniversitelerinde görev yapan hekimler, kurum içerisinde özel muayene hizmeti sunabilmektedir.
  • Bu muayene ve tedavi yöntemlerinin fiyatlandırması SUT fiyatlandırmasına bağlı olarak yapılmaktadır. Son yıllarda enflasyondaki ciddi artışa rağmen SUT fiyatlarında çok cüzi artışlar yapılmıştır. Buna bağlı olarak da bu yöntemle öğretim üyelerinin gelir elde etmesi pek mümkün olmamaktadır.
  • Ayrıca özel muayene yapılabilecek zaman dilimi 16:00 ve sonrası olarak belirlenmiştir. Ancak genel tıp pratiği göz önünde bulundurulduğunda gerekli tahlil ve tetkiklerin bu saatten sonra yapılamaması, personel sıkıntısı gibi sorunlar nedeniyle bu durum uygulanabilir bir pratik olmaktan uzak görünmektedir.
  • Bu sebeple özel muayene fiyatlandırmasının SUT üzerinden belirlenen oranın daha üzerinde bir oran olarak belirlenmesi, bu oran belirlenirken aynı işlemin diğer kuruluşlardaki fiyatlandırmasının göz önünde bulundurulması ve zaman kısıtlaması yerine toplam elde edilen gelir üzerinden oransal bir sınırlandırma yapılması daha uygun bir yaklaşım olacaktır.

C. Kamu Üniversite Hastanelerinde Görevli Öğretim Üyelerinin İcap Nöbetlerinin Ücretlendirilmesi

  • İcap nöbetlerinin ücretlendirilmesi ve ödenmesi, öğretim üyelerinin adil bir çalışma ortamında olmasını sağlayacaktır.
  • Benzer şekilde üniversite hastanelerinde görevli öğretim üyelerinin nöbet ödemeleri şartlarının bakanlıkta çalışan hekimlerle kıyaslanabilir hale getirilmesi önemlidir.

D. Kamu Üniversite Hastanesinde Görevli Hekimlerin Kurum Dışı Özel Hekimlik Yapma Koşullarının Yeniden Gözden Geçirilmesi

  • Ülkemizde kamu üniversitelerinde görev yapan öğretim üyeleri, tıp fakültelerinde çalıştıkları sürece kurum dışında özel hekimlik yapmaları yasaklanmıştır.
  • Ancak, tıp dışı diğer fakültelerdeki öğretim üyeleri belirli şartlar altında özel kurumlarla iş birliği yaparak finansal getiri sağlayacak projeler gerçekleştirebilmektedir.
  • Bu durum, tıp fakültelerinde çalışan hekimlere benzer olanakların sağlanması gerekliliğini ortaya koymaktadır.
  • Tıp fakültesi öğretim üyelerine de benzer şekilde kurum dışında faaliyet gösterme imkânı tanınması, adil bir çalışma ortamının oluşturulması ve akademik özgürlüğün desteklenmesi açısından önemlidir. Bu sayede, tıp fakültelerinde çalışan hekimlerin bilimsel araştırmalarını ve akademik faaliyetlerini destekleyecek kaynaklara erişimleri artırılabilir, sağlık sektöründe yenilikçi çalışmaların yaygınlaşması teşvik edilebilir.

E. Akademik Faaliyetlere Verilen Desteklerin Artırılması 

  • Uluslararası spor müsabakalarına katılım kapsamında yapılan harcamalar nasıl ki ülkemizin yurt dışı prestij ve reklamı hususunda katkı sağlıyor ise, bu bağlamda uluslararası etki büyüklüğü en iyi olan dergilerde yayınlanan makaleler ve alanında önemli olan kongrelerde yapılan sunumlar da bilimsel mecralarda en az spor dallarının katkısı kadar etkili olmakta ve ülkemizi temsil anlamında önemli katkılarda bulunmaktadır.
  • Bu nedenle tüm fakülteleri kapsayacak şekilde bilimsel yayınlara verilen desteklerin artırılması ve desteklerin projelerin başarıya ulaşmalarını teşvik edecek şekilde düzenlenmesi akademik alanda ülkemizin daha iyi temsilini sağlayacak ve ortaya çıkacak ürünlerle de ülke ekonomisine katkıda bulunacaktır.

F. Kamu Üniversite Hastanesinde Görevli Öğretim Üyesinin Emeklilik Şartlarının İyileştirilmesi

  • Öğretim üyelerinin emeklilik şartlarının, bakanlıkta çalışan hekimlerle kıyaslanabilir hale getirilmesi önemlidir.
  • Sağlık bakanlığınca yapılan -beyaz reform olarak tanıtılan- reformlar neticesinde hekimlerin emekli maaşlarında iyileştirmeler yapılmıştır. Bu reform neticesinde; aynı derece, kademe ve görev yılına sahip uzman hekim, doktor öğretim üyesi, doçent ve profesör doktorların emekli maaşları sırasıyla 43.000 TL, 22.000TL, 32.000 TL ve 44.000 TL civarındadır (memurlar net emekli maaş hesaplama modülünden faydalanılmıştır. Bu durum hekim olan öğretim üyelerini dezavantajlı duruma sokmuştur.
  • Hekim öğretim üyeleri diğer öğretim üyeleri gibi eğitim ve bilimsel faaliyetlerde bulunmakta olup yanısıra sağlık hizmeti de sunmaktadır. Bu hizmetin karşılığı teşvik ek ödeme olmamalı, özlük hakki olarak hekim öğretim üyesine verilmelidir. Bu noktada maaş kalemleri arasında üniversite ödeneği diye bir kalem mevcuttur; bundan yola çıkarak sağlık hizmeti sunum ödeneği de eklenebilir.
  • Bu durum hem hekim öğretim üyeleri ile diğer fakültelerdeki öğretim üyeleri arasında maaş farklılığı oluşturur, hem de emekliliğe yansır. Bu eklemenin emekli maaşlarına yansımasında Dr. Öğr. üyesinin emekli maaşı en az bir uzman hekim kadar olmasını sağlayacak miktarda olmalıdır.

Dördüncü Bölüm

Sağlık Bakanlığına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı

1. Çift Başlılık

Araştırma ve sağlık hizmeti sorumluluğunun bütünüyle başhekimliğe verilmiş olması, Tıp Fakültesi Dekanlıklarını etkisizleştirmekte ve dolayısıyla Tıp Eğitimini zayıflatmaktadır.

Tıp fakültesi öğrencileri ile ilgili her türlü eğitim öğretim faaliyeti tıp fakültesi dekanlığına bağlı fakülte kurulu ve yönetim kurulu tarafından yürütülürken; araştırma görevlilerinin (üniversite kadrosu ve sağlık bakanlığı kadrosu Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğine göre oluşturulan ve başhekimin doğal başkanı olduğu eğitim planlama kurulu tarafından yürütülmektedir. Bu kurulda dekanın sadece bir oy hakkı bulunup, eğer baş hekim ve dekan uyum içerisinde çalışırsa çatışma yaşanmazken, uyum bozulduğunda çatışma yaşanma riski çok yüksektir.

2. Araştırma Görevlilerinin Tez ve Araştırmalarında BAP Bütçesine Kaynak Ayrılmamış Olması

Sağlık Bakanlığı, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün yayınlamış olduğu Eğitim Planlama Kurulu’nun görevlerine dair yönergenin Madde 5 d bendinde “Kurumda yapılacak ve maddi destek talep edilen bilimsel araştırma projelerini, oluşturacağı bilimsel değerlendirme ekibi marifetiyle değerlendirmek, uygun görülen projelerin desteklenmesi önerisinde bulunmak, yürütülmekte olan araştırmaların altı ayda bir verilen ara raporlarını ve nihai raporlarını değerlendirip onaylamak” denilmektedir. Ancak Hastane döner sermaye veya bütçesinde bu araştırmaların yapılabilmesi için herhangi bir ödenek kalemi oluşturulmamıştır. Bu nedenle bu tezler hastane bütçesinden karşılanamamakta ve Dekanlık üzerinden Üniversite Bilimsel Araştırma Projeleri birimine başvurulmaktadır. Birinci madde bildirilen çift başlılık nedeniyle iki taraf arasında çatışma olduğunda BAP ödeneği alınamayıp tezlere destek alınamayabilir.

3. Akademisyenlerin Aşırı İş Yükü

Akademisyenler üniversite kadrosunda olup her yıl imzalanan sözleşme ile afiliasyon kapsamında ortak çalışılan hastaneye görevlendirilmektedir. Akademisyenden üniversitede bilimsel araştırmalar yapmasını ve mesaisini tıp fakültesi dersleri yanısıra bu araştırmalar için değerlendirmesini isterken, başhekimlik hasta bakımı (poliklinik, vizit, ameliyat vb. ağırlıklı mesai talep etmektedir. Bu durum akademisyenden beklenen hizmet çeşit ve yükünü artırmakta ve akademisyende tükenmişlik sendromuna neden olmaktadır. Bu kapsamda çalışan akademisyenler kendilerini hoca olarak değil hizmet veren uzman doktor olarak görmektedir.

4. Akademisyenlerin Gelecek Kaygısı

Üçüncü madde de belirtildiği gibi akademisyenler her yıl başhekimlik ile yeniden imzalanan sözleşme ile hastane de görevlendirilmekte ve hastaneden ek teşvik ödeme alabilmektedir. Herhangi bir sebep göstererek örneğin ihtiyaç fazlası gibi sübjektif kriterler göstererek ya da göstermeden başhekim bir akademisyen ile sözleşme imzalamayabilir. Bu durumda akademisyen sadece maaş alabilir ama temel ve teşvik ek ödemesi alamaz. Özetle, yeni yönetmelikte birlikte kullanımdaki Tıp Fakültesi öğretim elemanları ile Dekanın görüşü alınarak hastane yönetimi tarafından ayrı ayrı bireysel sözleşme imzalanabileceği, sözleşmelerin feshedilebileceği, sözleşmesi feshedilen veya yenilenmeyenlerin hastanedeki görevinin sona ereceği yer almaktadır. Ancak sözleşme yapma-yapmama ve fesih kriterlerinin nasıl belirleneceğine dair hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Bu durum Sağlık Bakanlığı kadrolarında çalışan uzman hekimleri ile üniversite kadrolarında çalışan öğretim elemanları arasında Anayasa ve Kanunlar önünde eşitlik ilkesini bozacak, çalışma ve eğitim haklarına engel oluşturacak ve Yükseköğretim Kurumlarına zarar verecektir.

Sağlık Bakanlığı hastanesine üniversite kadrosundan görevlendirilen akademisyen hastaya hizmet sunumu yanında asistan eğitimi, tıp fakültesi öğrencisi eğitimi, gibi eğitsel ve idari hizmetleri de yürütmekle mükelleftir. Bu sorumlulukları ve iş yükü olmayan uzman doktor maaşı ile doktor öğretim üyesi maaşı uzman doktor lehine daha yüksektir. Bu durum hatta o boyutlara gelmiştir ki artık uzman doktorlar akademisyen olmak istememektedir. Uzman doktora göre çok daha fazla sorumluluk ve iş yükü olan akademisyenlerin maaşları yükseltilmelidir.

5. Akademisyenlerin Kurum İçinde Özel Hasta Muayene İmkânı

Devlet üniversitelerinde görev yapan akademisyenlerin her ne kadar yetersiz olup düzeltmeye ihtiyaç olsa da saat 16.00’dan sonra kurum içinde özel hasta muayene etme ve döner sermayeden ek gelir elde etme hakkı mevcuttur. Oysa ortak kullanım kapsamında (afiliasyon) sağlık bakanlığı hastanesine görevlendirilen bir akademisyenin kurum içinde dahi özel hasta muayene etme yetkisi yoktur.

6. Akademisyenlerin Hastane İçinde Akademik Faaliyetlerini Sürdürmesi İçin Alanlar Oluşturulması

Sağlık bakanlığı hastaneleri hizmet odaklı inşa edildiği için sadece poliklinik ve yataklı servis odalarından ibarettir. Akademisyenlerin günün belirli saatlerinde makale yazma, literatür taraması yapabilme gibi faaliyetlerini yapabilecekleri özel odaları birçok hastanede bulunmamaktadır. Yine farklı bölümlerden akademisyenlerin bir araya gelip fikir alışverişinde bulunabilecekleri mekanları yoktur.

7. Eğitim Faaliyetleri

Hastanelerin inşası sırasında araştırma görevlisi veya tıp fakültesi öğrencilerinin eğitimlerinin yapılabileceği mekanlar ya çok sınırlı ayrılmış ya da hiç ayrılmamıştır. Bu nedenle eğitimler sonradan eğitim salonu haline getirilmeye çalışılan yetersiz mekanlarda yapılmaya çalışılmaktadır. Bu durum hem öğrencilerde hem de eğitmenlerde motivasyon kaybına neden olmaktadır.

8. Eğitimlerin Ücretlendirilmesi

Tüm üniversite hocaları girdiği saate göre ek ders ücreti alırken, afiliasyon kapsamında sağlık bakanlığına görevlendirilen akademisyenler araştırma görevlilerine yaptıkları eğitimden ders ücreti alamamaktadır. Araştırma görevlileriyle yapılan pratik ve teorik eğitimler ücretlendirilmelidir.

Beşinci Bölüm

Özel Durumlar

1. 4D İşçi Maaşlarının Performansa Etkisi

İşçi maaşlarının döner sermayeden karşılanması ve bu sebeple artan performansın daha çok işçi alımına sebep olduğu algısı öğretim üyesi performansını olumsuz etkilemektedir. Tıp fakültesi öğretim üyeleri özel sektöre tevessül etmektedir.

2. Performansın BAP Bütçesi ve Kongre Desteğine Etkisi

Döner sermayeden BAP’a ayrılan bütçe kesintisinden sonra öğretim üyesi geliri %50 den fazla düşmektedir. Performans puanıyla BAP’a ayrılan bütçe tam pozitif koreleyken, 100bin performans puanı bile yapmanın kongre desteğine hiçbir katkısı bulunmaması, araştırma/uygulama dengesini menfi etkilemektedir.

3. Görev Tazminatı Eksikliğinin Emekliliğe Etkisi

Tüm fakültelerdeki akademisyenler aynı maaşı alırken, ek olarak hastanede çalışan hekimlere emekliliğe yansıyan bir görev tazminatı bulunmadığından ötürü emekli bir tıp profesörüyle bir uzman tabip aynı emekli maaşını almaktadır.

4. Kadro Tahsisinde Şeffaflık Sorunu

Doçent ve profesörlerin kadroya alınma takviminin şeffaf bir şekilde paylaşılması her türlü kaygı ve ithamı engelleyebilecekken sebebi belirsiz atamalar iş barışını ve motivasyonu bozmakta dahası kurumsal kimliğe zarar vermektedir.

5. Teknoparklara Sanal Ofis Çözümü

Kiraya konu olan fiziki mekân şartı şirket açılmasına engel teşkil etmektedir. Büyük ofisler yüksek kira ve aidat sebebiyle tutulamazken küçük ofislerin tükenmesine sebep olmaktadır. Sanal ofis gibi ekonomik bir alternatif daha çok şirketin kurulmasına ve üniversite-sanayi iş birliğine katkı sağlayacaktır.

6. Yurtdışı Eğitim Ve Araştırmalara Yevmiye Desteği

Yurtdışı etkinliklere katılımda mevcut yönetmeliğe göre idarenin takdir yetkisi maaş kesintisine sebep olmakta ve araştırmacı gelişimini, uluslararası tecrübe ve ortaklıkları önemli derecede etkilemektedir. İdare yetkisinin asgari 6 aylık bir destek sonrası için kullanılabilmesi üniversitelerimizin uluslararasılaşmasına katkı sağlayacaktır.

7. Araştırmalara SGK Engeli

Son yıllarda hastane bütçesi SGK’nın global bütçe anlaşmasıyla tesis edilmektedir. Ancak global bütçeden önceki bir alışkanlık olan bilimsel araştırmaların fonlanmaması kuralı halen sürmektedir. Bu kuralı bypass etmek için prospektif çalışmaların retrospektifmiş gibi yayınlanması, üniversitelerimizin uluslararası sıralamasını düşürmektedir. Bir hasta için yapılabilecek tetkikler paket fiyatla sınırlı olduğu ve bu sınır içinde istenen tetkikler SGK’ya yük olmazken araştırma amaçlı kullanılabilmesi hem araştırma olanaklarını hem de sağlık hizmeti kalitesini artıracaktır.

8. Tıp Fakültesi Hastaneleri Üzerindeki Baskı

Rektör, rektör yardımcıları, tıp fakültesi ve diğer fakülte dekan ve yardımcıları, üniversite senatosu üyeleri, hastane başmüdürlüğü, milletvekilleri, sendika yönetimleri gibi saymakla bitmeyecek makamların etkisi altında kalan başhekimlikler, kalıcı iyileştirmeler ile kurumu ileri taşıyamamaktadır. 

9. Öğretim Üyelerinde İlaç Yazım Sınırlaması

Branşlara göre belirli ilaç gruplarına ve tetkiklere, SGK tarafından ödeme kısıtlılığı getirilmiştir (Örneğin vitamin D, HbA1c tetkiki istenememekte veya SNRI grubu ilaç reçete edilememektedir). Bu kısıtlama uzman tabipler için uygun bir yaklaşım olurken öğretim üyeleri için daha esnek olunmalıdır.

10. Doçentlik Kriterlerinde Branş Bazlı Zorluk

Yeni doçentlik kriterleri bazı branşlarda doçentliği olağan üstü zorlaştırmaktadır. Örneğin adlı tıp, aile hekimliği gibi Q1 indeksinde az sayıda dergi olması doçent adayını zorlamaktadır. 

11. Ders Ücretlerinin Düşüklüğü

Bir öğretim üyesinin ders ücretini tam alması için üç asistanın eğitimini üstlenmek yeterliyken son dönemde ihtiyacın üstünde açılan asistan kadroları sebebiyle öğretim üyesi başına 20-30 sayıda asistan gibi afaki rakamlara ulaşılmıştır. Bütçe açısından maliyet-etkinmiş gibi görünen bu uygulama kaliteyi tamamen ortadan kaldırmıştır.

12. Akademik Teşvikte Tüm Bilimsel Faaliyetlerin Desteklenmemesi

Poster, hakemlik, tez, BAP çalışması gibi faaliyetlerin teşvikten çıkarılması sebebiyle kongre vb. bilimsel toplantılara katılım değersizleştirilmiştir.

13. Anayasa Mahkemesi'nin, Malpraktis Düzenlemesinde Rücu Konusunda Getiren Düzenlemeyi İptal Etmesi 

Bu karar, malpraktis davalarını ve tazminat hesaplamalarını üniversite hastanelerinde hekimlerimiz aleyhine önemli ölçüde etkileyecektir.

14. Yıllık İzinlerin Taban Ve Teşvik Ödemelerinden Kesilmesi

Döner sermayeli hiçbir tesiste ödemeler yıllık izinle ilişkilendirilmemişken, söz konusu hastane ve hekim olunca bu durum yasal istirahatin önüne geçiyor.

15. Hekim akademisyenler, hem klinik sorumlulukları hem de akademik yükümlülükleri yerine getirmek zorunda kalırlar. Bu, genellikle uzun çalışma saatlerine ve yüksek iş yüküne yol açar. Bu nedenle akademik çalışmalara yeterli zaman ayrılamamaktadır. 

16. Maaşlar ve diğer mali desteklerin yetersizliği, akademisyenlerin maddi açıdan tatmin olmamalarına neden olabilir. Akademisyen hekimler her yıl mezun ettikleri devlet hastanelerine pratisyen olarak atanan öğrencileri ile yaklaşık aynı ücreti almaktadırlar. Aynı uzmanlık alanında devlet hastanelerinde çalışan uzmanlardansa çok daha az maaş almaktadırlar. Aynı maddi kayıp emeklilik sürecinde de yaşanmaktadır. Daha ağır koşullarda çalışmanın yanı sıra eğitim-öğretim sürecinde aktif görev alan ve bir yandan da bilimsel ve akademik faaliyetler yürüten akademisyen hekimler adeta cezalandırılmaktadırlar.

17. Hekim akademisyenlerin kongre ve sempozyumlara katılımlarının desteklenmemesi hekimleri ilaç ve medikal firma sponsorluğuna başvurmak zorunda bırakmaktadır. Bu durum, hekimlerin klinik kararlarında tarafsızlıklarını kaybetmelerine neden olabilir ve hasta tedavilerinde firma ürünlerini tercih etmeleri yönünde baskı hissetmelerine yol açabilir. Sponsorlu katılımlar, akademisyenlerin bağımsızlığını tehdit edebilir ve akademik özgürlüğün kısıtlanmasına yol açabilir. Sponsorlu katılımlar, belirli ilaç ve medikal firmaların kaynaklarına erişimi olan hekimler lehine bir avantaj yaratabilir. Sponsorluk ilişkisi kurma imkânı olmayan veya entüstri ile bu türden ilişkile kurmak istemeyen hekim akademisyenlerin daha az kaynağa sahip olduklarından dolayı bazı akademik faaliyetlerden uzak kalmalarına ve hekim akademisyenler arasında eşitsizlik oluşmasına yol açabilir.

18. Doçentlik dosyasının hazırlanması sürecinde Yöksis sisteminde mevcut olan veri girişlerinin  tekrar hazırlanılması, sekreterya işlerinin yoğun iş yükü olan hekimlere ek zaman kaybına neden olmaktadır.

19. Akademik teşvik adı altında her yıl yapılan akademik faaliyetlerin dosya şeklinde hazırlanmasının gerekmesi ve belirli puanı karşılamadığı taktirde destek verilmemesi bir diğer sorundur. Bu durum ağır çalışma şartlarından dolayı bir miktar az puan alan akademisyenler ile kurumda iş yükü Oysaki her akademik faaliyet desteklenmelidir.

20. ÜAK’tan Doçentlik unvanı hak edilmiş olasına rağmen Üniversitelerin kadroya atama işlemlerini geciktirmesi maddi ve manevi kayıplara neden olmaktadır. ÜAK’tan akademik kadro hak edilmesi ile birlikte ek bir sürece ihtiyaç olmaksızın otomatikmen başlayacak bir süreç ile ilgili öğretim  mevcut çalıştığı üniversite kadrosuna atanma yapılması bu haksızlıkları önleyecektir.

21. Özel muayene yapmaya uygun klinik branşı olan hekim akademisyenler ile özel muayene yapmaya uygun klinik branşı (Acil tıp, aile hekimliği, yoğun bakım vb.) olmayan akademisyenlerin gelirleri arasında ciddi farklar bulunmaktadır. Bu branşlara verilecek döner sermaye farkları idareye brakıldığı için birçok kurumda ödenmemektedir.

22. Her yıl doçentlik ve profesörlük kriterlerinin değiştirilmesi motivasyon kaybına neden olmaktadır.

Ayrıca YÖK Yürütme Kurulu üyemize Aile Hekimleri Uzmanlarına Geriatri Yandal yapma hakkı verilmesi, asistan hekimlerin eğitim maksadı vb bahaneleri ile 36 saat çalıştırılmaması, Geleneksel tedavilerin bilimsel standartlarda Tıp Fakültesi eğitimine eklenmesi, hekimlerin açıköğretim sistemi üzerinden bu eğitimleri ön lisans, lisans ve yüksek lisans olarak alabilmelerinin sağlanması konularında taleplerimiz iletilmiştir. Bu konularda da olumlu geri bildirim alınmış, gelecekte tekrar toplantı yapılması gerektiği kararı alınmıştır. 

Ayrıca YÖK ile olan hukuksal davalarımız ve sonuçları hakkında bilgi verilmiş. Hukuksal dava sonuçlarına göre uygulamaların geliştirilmesinin gerektiği konusu iletilmiştir. 

Görüşmeye Hekimsen Sendikasından Uzm. Dr. Adil Kurban ve Çanakkale Üniversitesinden Doç. Dr. Yusuf Ertekin katılmışlardır.

YÖK’te çalışan hekimlerimiz için hayırlı olması dilekleri ile.

Gönderiye Ekli Dosyalar:

Anahtar Kelimeler: Yök'E Bağlı Hekim, Yök Öğretim Üyesi Sorunları, Yök Hekim Sorunları, Yök Doktor Sorunları, Doktor Öğretim Üyesi Sorunları, Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Problemleri, Tıp Fakültesi Öğretim Üyeleri, Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Çalışma, Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yök, Prof. Dr. Kemal Şenocak, Prof. Dr. Kemal Şenocak Yök Görüşme, Prof. Dr. Kemal Şenocak Yök Öğretim Görevlileri

Hekim ve Diğer Sağlık Çalışanları
Kamu Sağlık ve Sosyal Hizmetler Sendikası

2024 © HEKİMSEN | Artık Hekimsen Var
AllJect Design & Development & SteelSoft | Developed with for HEKİMSEN